Müzik Prodüksiyonu : Dinamik Aralıkla İlgili Efektler
Müzik prodüksiyonu yaparken sinyalin (ses seviyesi) dinamik aralığına müdahale eden efektleri kullandığımız DAW içindeki kanalların “insert” kısmından, zaman temelli modülasyon efektlerini ise bir yardımcı kanala “send” kısmından gönderip o kanalın “insert” kısmından ekleriz. Bu makalede bir ses mühendisi nin müzik prodüksiyonu yaparken en çok kullandığı dinamik aralıkla ilgili “insert” efektlerini anlatacağım.
1. Ekolayzırlar (Equaliser, EQ, Dengeleyici, Eşitleyici)
Her bir enstrümanın veya ses kaynağının güzel tınladığı belli frekanslar vardır. Bunlar enstrümanın şekline, boyutuna, kullanılan mikrofon türlerine veya kullandığınız midi tonuna göre farklılık gösterebilir. Ekolayzırları anlamak için insan kulağının duyabildiği 20 Hz – 20 kHz aralığındaki frekansları literatürde nasıl isimlendirdiğimize ve detaylarına bakalım:
- 20 Hz – 60 Hz aralığı sub-bass (alt-bas): Bu frekanslar genelde duymamızın zor olduğu frekanslar olduğu için varlığı veya yokluğu bir olsa da, miks içindeki farklı enstrümanlardaki alt bas frekanslar bir araya geldiğinde karmaşık ve bulanık bir müzik duymamız çok olasıdır. Bu sebeple genelde özellikle sub frekans istemediğimiz track’lerde “low-cut” dediğimiz EQ şeklini (aşağıda) kullanırız.
- 60 Hz – 250 Hz aralığı bass (bas): Boyuta ve şekle bağlı olarak değişmekle beraber, genelde bu aralık kick davulu, bas gitar ve trampet (snare) enstrümanlarının “fundamental harmonic” dediğimiz ilk harmoniklerini barındırır. Dalga boyu yüksek ses dalgalarının yoğun olduğu ve dolayısıyla sesin bulanık ve karışık duyulma ihtimali oldukça fazla olan bu bölge, mikste ses mühendisi nin en özen göstermesi gereken frekans aralığıdır. Dalga boyları büyük frekansların birbirini maskelememesi için kullanılan bazı yöntemleri makalenin devamında bulabilirsiniz.
- 250 Hz – 2 kHz aralığı low-mid (alt-orta): Bu aralık vokal, elektro ve akustik gitarların gövde frekanslarının etkin olduğu alandır. Fazla açılması miksi boğuk hale getirebilir. Fazla kısılması ise müziği sertleştirebilir.
- 2 kHz – 6 kHz aralığı high-mid (üst-orta): Enstrümanların detaylarını duymaya başladığımız aralıktır. İngilizcede “presence” (varlık) ve “definition” (tanım) olarak geçen aralık burasıdır. Bu noktada vokalin ve her bir enstrümanın “present” olduğu ya da detaylarının olduğu harmonikleri bulup birbirini maskelemeden miks yapmak bir yöntem olabilir.
- 6 kHz – 20 kHz aralığı high (üst): Vokalde f, s, t, ç, ş gibi sert sessiz harflerin aktif olduğu 8 kHz civarı da bu aralıkta olduğu için mikste dikkat edilmesi gereken bir aralıktır. Bu sesler müzik prodüksiyonu sırasında de-esser, dinamik EQ veya multiband kompresör plug-in’leri ile çok rahat çözülebilmektedir. 6 kHz sonrası yapacağınız değişiklikler miksinizin parlaklığını, açıklığını ve ferahlığını değiştirir; bu frekansları artırırsanız miksiniz ferahlar, azaltırsanız miksiniz koyulaşır. Tabi her aşamada olduğu gibi elinizin ayarı oldukça önemlidir.
1.1. Filtre Tipleri
Ekolayzırlarda genelde yukarda da bir miktar bahsettiğim önceden hazırlanmış belli filtre tipleri bulunur. Sound engineering yapıyorsanız bu preset filtre tiplerini bilmenizde yarar var:
- Low-pass / high-cut: Belirlenmiş bir eşik frekanstan büyük frekansları tamamen kesmeye yarar. Low frekansların geçişine izin verip high frekansları kıstığı için bu iki isim kullanılır. Genelde bas içeriği ön planda olan kanallarda miksi karıştırmaması için kullanılır.
- High-pass / low-cut: Belirlenmiş bir eşik frekanstan küçük olan frekansları tamamen kesmeye yarar. Bu filtre tipinde low frekanslar kısılır. Bas frekanslar en uzun dalga boyuna sahip olması sebebiyle miksi bulanıklaştırması oldukça yüksek bir ihtimal olduğu için genelde hemen her kanalda low-cut kullanılır.
- Low-shelf: Belirlenmiş bir eşik frekansın altındaki frekansları eşit oranda kısmak veya yükseltmek için kullanılır. Tamamen kısmak gibi bir durum söz konusu değildir.
- High-shelf: Belirlenmiş bir eşik frekansın üstündeki frekansları eşit oranda kısmak veya yükseltmek için kullanılır.
- Parametrik EQ: Merkeze alınmış belli bir frekansı, çevresini de etkileyecek seçilen bir bant genişliğinde (Q değeri) desibel cinsinden artırıp azaltmayı sağlayan filtre tipidir.
Ekolayzır kullanırken ister kullandığınız herhangi bir analizör ile frekans analizine bakarak, ister yalnızca kulaklarınıza güvenerek, track’in etkin olduğu ve duymak istediğiniz frekanslarını yakalayabilirsiniz. Bu noktada ses mühendisi nin yapması gereken, duymak istemediği ve kulağını rahatsız eden frekansları veya aralıkları tespit edip, ses seviyesi bakımından kısmak veya yok etmektir. Bunu yapmanın yolu, bir equaliser (eşitleyici, dengeleyici, EQ) plug-in’i veya eğer varsa bir analog EQ ekipmanı kullanmaktan geçer. Seçtiğiniz EQ plug-in’ini kullanarak her bir frekansı dar bir bant genişliği (Q değeri) ile yükseltip (boost etmek) dinlediğiniz takdirde kulağınızı diğerlerine göre daha çok rahatsız eden frekansları kolayca bulabilir ve kısabilirsiniz (cut – kesmek). Ekolayzırlar sound engineering için olmazsa olmaz efektlerdir.
2. Dinamik Ekolayzırlar (Dinamik EQ)
Enstrümanın çalımına, yapısına ve tınısına göre fazla öne çıkıp kulağı rahatsız edebilecek frekanslar olabilir. Ekolayzırlar bu frekansları kontrol etmek için varlar. Fakat bir enstrümanın belli bir frekansına tüm track boyunca etki etmek bazen sağlıklı olmayabilir. Bu noktada bir “dynamic processing” kullanmak çözüm olabilir. Dinamik EQ’lar, kısmak istediğimiz frekansları o frekans bölgesi belli bir ses seviyesinin üstüne çıktığında kısar. Sevdiğim bir plug-in olan FabFilter Pro-Q3’te bu özelliği sıklıkla kullanmaktayım.
3. Müzik Prodüksiyonu için “Olmazsa Olmaz” : Kompresörler
Bir enstrümanın ses seviyesi nin çok yüksek ve çok alçak olduğu yerler olabilir. Bu tek başına dinlenildiğinde kulağa hoş gelebilir fakat miks içinde zaman zaman o enstrümanın duyulmaması, kontrolsüz bir şekilde diğerlerinin önüne veya arkasına geçmesi pek de istenen bir durum değildir. Tam da bu sebeple, kompresör kullanılarak enstrümanın veya track’in dinamik aralığının daraltılması gerekir. Bu sayede her bir track kendi içinde daha derli toplu ve dengeli duyulur. Sound engineering için en önemli dinamik aralık efekti kompresördür.
Müzik prodüksiyonu yaparken kompresörler kullanırken fonksiyonunu kesinlikle bilmemiz gereken 4 adet parametre vardır:
Attack: Ses dalgasının başladığı andan, devreye girmesini istediğimiz ana kadar geçen süre.
Release: Kompresörün devreden çıkmasını öngördüğümüz süre.
Threshold: Kompresörün çalışmaya başlayacağı ses seviyesi.
Ratio: Ham ses dalgasının seviyesinin, kompresör etkisiyle oluşan ses seviyesine oranı. Yani kompresörün ne güçte çalışacağı.
Her bir enstrüman için farklı ayarlar kullanılabilir. Bu noktada sound’da belirgin değişikliği duyabileceğiniz parametre genelde “attack”tır. Çünkü bu parametre kompresörün ses dalgasının peak’e ulaştığı yer, yani “transient”la olan ilişkisini belirler ve sinyalin başladığı noktayı duymak veya daha az duymak arasında bir karar vermemiz gerekebilir. Bu da sound’un daha “punchy” (vurucu-patlak), veya “soft” (yumuşak) olmasını sağlar. Attack ne kadar hızlı olursa (milisaniye cinsinden kısa olursa), kompresör sinyalin transient’ını o kadar kısar ve sinyalin en yüksek olduğu an ile geri kalan kısmı yani “tail”i ile arasındaki fark azalır ve sound daha “soft” duyulur. Tam tersi, attack transient’ın hemen sonrasında olacak şekilde ayarlanırsa kompresör sesin en yüksek olduğu yere hiç dokunmadan hemen sonrasını kısacağı için transient ve tail arasındaki fark daha belirgin olur ve daha vurucu “punchy” bir sound elde ederiz. Kompresör ayarları müzik prodüksiyonu için oldukça önemlidir.
3.1. Kompresör Kullanım Yöntemleri
Kompresör kullanımında yıllar içerisinde farklı yaklaşımlar keşfedilip uygulanagelmiştir. Bunlardan en bilinen yöntemler aşağıdaki gibidir:
- Side-chain compression: Bir enstrümandaki etki seviyesinin başka bir enstrümanın ses seviyesi tarafından kontrol edildiği bir yöntemdir. Ses mühendisliği camiasında yaygın kullanılan bir örnek: bas gitar veya frekansı benzer alanda etkin olan bir ses kaynağına, kick davulunun ses seviyesi tarafından kontrol edilen bir kompresör uygulanabilir. Bu yöntemin amacı, yakın frekanslarda etkin olan kick ve bas gitarın birbirini maskelememesini sağlamaktır. Kick davul altyapının en önemli parçası olması sebebiyle bas gitarla çakışmamasını sağlamak doğru olacaktır. Side-chain compression tekniği, bu özelliğiyle clipping’e (distortion’a) maruz kalmamanızı da sağlar.
- Parallel compression: Bu teknikte amaç, oldukça ekstrem olarak kullanılan bir kompresörün etkisini minimal düzeyde duyurmaya çalışmaktır. Bunun için üzerinde çalışılan track kopyalanır (duplike edilir) ve kopyalanan track sert bir compression’a maruz bırakılır. Sert compression için ayarlarınız yüksek ratio, hızlı attack, yavaş release ve düşük threshold şeklinde olabilir. Orijinal track’e dokunulmaz ve bu iki track’in ses dengesi optimum olacak şekilde mikslenir.
- Multi-stage compression: Bu teknikte tıpkı parallel compression gibi 2 track üzerinde çalışılır. Kopyalanan track’lerden birine hızlı attack ve yavaş release ayarları uygulanırken diğerine yavaş attack ve hızlı release kompresör ayarlanır ve bu iki track’in ses dengesi optimum olacak şekilde mikslenir.
- Multi-band compression: Bir track içinde var olan tüm frekanslara eşit derecede kompresörün etki etmesindense, yalnızca belli frekans bantlarına etki edecek çeşitli oranlarda ayrı kompresörler tasarlayabiliriz. Örneğin bir enstrümanın 80-100 Hz’de etkin olan bas frekanslarına, 500 Hz civarı mid frekanslarına ve 6-10 kHz aralığındaki tiz frekanslarının her birine farklı attack, relase, threshold ve ratio parametrelerine sahip, dolayısıyla farklı çalışan kompresörler ayarlayabiliriz. Müzik prodüksiyonu yaparken sık kullanılan bu yöntemin amacı, kompresörü yalnızca ihtiyaç duyulan spesifik frekanslarda kullanıp daha az sıkıştırılmış dolayısıyla daha doğal duyulan bir sound elde etmektir.
4. De-esser’lar
Yalnızca vokallerde kullanılan bir başka kompresör türü daha vardır, literatürde “de-esser” olarak bilinip aslında çalışma mantığı kompresörlerden üretilmiştir. De-esser’ları vokalde ön plana çıkan f, s, t, ç, ş gibi sert sessiz harflerin aktif olduğu (ingilizce’de “sibilance” olarak geçer.) 5-9 kHz arasına uygulanan kompresörler olarak açıklayabiliriz. De-esser’lar bu frekansları algılar ve ses seviyesi bakımından müdahale eder. Yine kompresörlerde olduğu gibi, kullandığınız ekipmana veya plug-in’e göre bir attack, release, threshold ve ratio ayarı yapmamız mümkündür.
Unutmayın, miksin hiçbir aşamasında kesinlikle yalnızca solo modda çalışılmamalı, uğraşılan track genel miks ile beraber de dinlenerek sağlaması yapılmalıdır. Kullandığınız hiç bir plug-in, bıraktığınız ayarda kalmak zorunda değildir, şarkının enerjisine veya aranje kararlarına göre plug-in’lerin her bir tuşuna otomasyon yazabilir ve istediğiniz ayarda ve şarkının farklı bölümlerinde otomasyon yazdığınız değerlerin otomatik değişmesini sağlayabilirsiniz. Örneğin ilgili bölümün ses seviyesi şarkı içinde değişiyorsa, bir volume otomasyonu yazabilirsiniz.
5. Ses Seviyesi (Gürlük) Ayarını Yapın: Limiter’lar
Limiter yani adı üstünde “limitleyici” sinyalin en yüksek olduğu yerleri limitleyip sınırlandırarak aşağı ittirir ve daha yukarı çıkmasını engeller. Bu işlem sinyalin “clipping”e uğramamasını ve distorte olmamasını sağlar. Limiter’ları 10:1 oranından (ratio) daha büyük bir orana ayarlı kompresörler olarak da tanımlayabiliriz. Bir diğer deyişle, limiter’lar aslında tıpkı kompresörler gibi dinamik aralığı sıkıştırırken, bunu en üst seviyeyi koruyup alt seviyeyi ona yaklaştırarak yapar. Sound engineering için yüksek önem arzederler. Limiter’larda da belli başlı parametreler vardır:
–Input gain: Gelen sinyalin seviyesinin, yani limiter’ın etki etmeye başladığı seviyenin belirlendiği parametredir.
–Attack: Limiter’ın sinyale etki etmeye başladığı zamanın belirlendiği parametredir.
–Release: Limiter’ın sinyali limitlemeyi bıraktığı zamanın belirlendiği parametredir.
–Output gain: Sinyalin loudness (gürlük) seviyesinin belirlendiği parametredir. Limiter input gain’de belirlediğiniz kadar etki eder fakat gürlük seviyesini (ses seviyesi) burada değiştirebilirsiniz.
6. Noise Gate
Özellikle condenser mikrofonlarla bir ses kaynağını kaydederken kaynak dışında başka sesler de kayda sızıntı yapabilir. (Literatürde “leakage” olarak geçer.) Bu sızıntıların volume’leri ile esas ses kaynağı volume’ü arasında mikrofona uzaklıkları sebebiyle bariz bir fark olacaktır. İşte noise gate yöntemi bu sızıntıları tespit edip temizlememize yardım eder. Noise gate’ler kaynak ses “threshold” (eşik) adı verilen belirli bir seviyenin altına düştüğünde sinyali (ses seviyesi) azaltır / yok eder. Böylelikle örneğin; gitaristin gitarı çalarken ayağını yere vurması, döşemedeki gıcırtı sesi, yan komşudan gelen bebek ağlaması, ezan sesi gibi sesleri azaltmamız mümkün olur. Fakat bu mantığa göre noise gate’ler yalnızca istenmeyen sesler tek kaldığında devreye girip sesi kısar, esas ses kaynağıyla aynı anda duyulan bir istenmeyen sesi noise gate ile yok edemeyiz. Bunun için daha profesyonel araçlara ihtiyacımız olabilir. Izotope firmasının RX serisi bu gibi ses restorasyonu konularında oldukça başarılıdır. İlgili yazıma buradan ulaşabilirsiniz.
7. Satüratör
Satüratörler, ses sinyaline farklı armonikler ekleyerek sound’un daha zengin, daha dolgun, daha birbirine yapışık ve frekansları dengeli duyulmasını sağlar. Satüratörler cılız duyulan ses kayıtlarını daha güçlü hale getirir. Fakat bir satüratör plug-in’ini bu amaçla kullanıyorsanız elinizin ayarı çok ince olmalıdır. Çünkü satüratöre fazlaca maruz bırakılan bir sinyal belli bir ayardan sonra fazla distorte olmaya başlar. Ne kadar distorte duyuracağınız yine aranjeye bağlı ve müzikal bir karardır. Elbette deneysel ve “unique” bir proje tasarlıyorsanız bu kural geçerli olmayabilir. Yani müzik prodüksiyonu sırasında satüratörlerin kullanımı için “azı karar, çoğu zarar” diyebiliriz.
Satüratörler kullandığınız ekipmana veya plug-in’e göre sound’u farklı şekillerde işler. Örneğin ses kaynağını bir analog bir tape’ten geçirerek (tape saturation) sese doğal bir ortamda duyabileceğimiz gerçekliğe yakın armonikler ekleyebilir ve daha canlı bir duyum sağlayabiliriz. Aynı şekilde “in-the-box” yani yalnızca bilgisayarınızı kullanarak sound engineering yapıyorsanız, bu tarz analog tape’lerin modellendiği plug-in’ler ile benzer bir sound’a yaklaşmanız çok olasıdır.
Mikste efekt kullanım sırasıyla ilgili öneriler için buraya tıklayabilirsiniz.
Online mix mastering hizmeti almak için tıklayın.
Prodüktörüm © 2022
Etiketler: ekolayzır, mix yapmak, müzik prodüksiyonu, tonlama yapmak
[…] Dinamik Aralıkla İlgili Efektler (INSERT PLUG-IN’LERİ) […]